DERSİM'İN KÜLTÜREL VE DOĞAL MİRASINO KORUMAK İÇİN YÜRÜYORUZ...

16 Mart 2013 Cumartesi



Munzur Vadisi Millî Parkı'nın 1. Derece Doğal Sit Alanı Olarak Tespit / Tescili İçin Açtığımız Davada Verilen Karar:




T. C.
MALATYA
İDARE MAHKEMESİ

ESAS NO 2008/1591

KARAR NO 2011/3071

DAVACI BARIŞ YILDIRIM
M oğultay Mh İnönü Cd Arslan Center K:1 N:1 - TUNCELİ

DAVALI KÜLTÜR ve TURİZM BAKANLIĞI - ANKARA

[MÜDAHİL] KONAKTEPE ELEKTRİK ÜRETİM A.Ş.

VEKİLİAv. ERDENER ÖZELGİN
Cumhuriyet Cd Gezi Apt. N:9 K:5 D:9- Taksim/Beyoğlu/İSTANBUL

DAVANIN ÖZETİ 
Davacının, Tunceli İli sınırları içerisinde bulunan Munzur Vadisi Milli Parkı'nın "Taşınmaz Tabiat Varlığı", "1. Derece Doğal Sit Alanı", "Koruma Alanı" olarak tespit ve tescil edilmesi yolundaki 10.3.2008 tarihli başvurusunun zımnen reddine dair işlemin; Munzur Vadisi Milli Parkı florasında 1518 çeşit bitkinin kayıtlı olduğu, bunlardan 43'ünün Munzur Vadisi'ne has olduğu, adı geçen Milli Park'ın faunasında bulunan çengel boynuzlu keçi bezuvar adındaki dağ keçisi, ur kekliği ve kırmızı benekli alabalığın bu Vadiye has türlerden olduğu, Vadide yapılması planlanan barajların tamamlanması durumunda 4.990 hektar büyüklüğünde bir göl oluşacağı, bu durumun ise Milli Park alanının mutlak koruma zonu olarak ayrılan kısmının 63,5'nin sular altında kalmasına yol açacağı, bu durumda Munzur Vadisinde ekolojik dengenin bozulmasına, yaban hayatının ve biyolojik çeşitliliğin yok olmasına neden olacağı, davalı idarenin, Munzur Vadisi Milli Parkı'nda bulunan doğal zenginliklerin korunması noktasında gerek ulusal mevzuattan gerekse Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediği iddia edilerek iptali istenilmektedir.

SAVUNMANIN ÖZETİ Munzur Vadisi Milli Parkı içerisinde yapılmakta olan ve yapılması planlanan barajlar ile HES'lerin 2863 sayılı Yasa kapsamında Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü uzmanlarınca incelendiği, konuyu görüşen Kurul'un 24.10.2001 günlü ve 1181 sayılı kararı ile barajların su toplama olanlarında 2863 sayılı Yasa kapsamında korunması gerekli kültür ve tabiat varlığının bulunmadığına karar verildiği, ayrıca barajların Munzur Vadisi Milli Parkında önemli tahribatlara yol açacağı iddiasıyla açılan davaların reddedildiği, işlemde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

MÜDAHİL DİLEKÇESİNİN ÖZETİ : Bölgenin sit alanı olarak ilan edilmesinin fiili ve hukuki şartlarının hiçbirinin gerçekleşmediği ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.


TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Malatya İdare Mahkemesi ' nce, duruşma için önceden belirlenen 15.11.2011 tarihinde yapılan duruşmada davacının, davalı idareyi temsilen İl Müdürlüğü Şube Müdürü Ali CENGİZ'in ve müdahil vekili Av. Erdener ÖZELGİN'in geldiği görüldü. G elen taraflara usulüne uygun söz verilip açıklamalar dinlendikten sonra duruşmaya son verildi. Dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:

Uyuşmazlığın çözümü için gerekli görülmediğinden Mahkememizin 13.01.2011 tarihli keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması kararından vazgeçilerek işin esasına geçildi.

Dava; d avacının, Tunceli İli sınırları içerisinde bulunan Munzur Vadisi Milli Parkı'nın "taşınmaz tabiat varlığı", "1. derece doğal sit alanı", "koruma alanı" olarak tespit ve tescil edilmesi yolundaki 10.3.2008 tarihli başvurusunun zımnen reddine dair işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu'nun "Tanımlar ve Kısaltmalar" başlıklı 3. maddesinde, tabiat varlıkları, "jeolojik devirlerle, tarih öncesi ve tarihi devirlere ait olup ender bulunmaları veya özellikleri ve güzellikleri bakımından korunması gerekli, yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan değerlerdir."; korunma alanı, "taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının muhafazaları veya tarihi çevre içinde korunmalarında etkinlik taşıyan korunması zorunlu olan alandır."; doğal (tabii) sit, "jeolojik devirlere ait olup, ender bulunmaları nedeniyle olağanüstü özelliklere sahip yer üstünde, yer altında veya su altında bulunan korunması gerekli alanlardır." şeklinde tanımlanmıştır.
Aynı Kanun'un 6. maddesinde, "Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları şunlardır:
a) Korunması gerekli tabiat varlıkları ile 19 uncu yüzyıl sonuna kadar yapılmış taşınmazlar,
...
c) Sit alanı içinde bulunan taşınmaz kültür varlıkları,
...
Ancak, Koruma Kurullarınca mimari, tarihi, estetik, arkeolojik ve diğer önem ve özellikleri bakımından korunması gerekli bulunmadığı karar altına alınan taşınmazlar, korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı sayılmazlar.
...
Tarihi mağaralar, kaya sığınakları; özellik gösteren ağaç ve ağaç toplulukları ile benzerleri; taşınmaz tabiat varlığı örneklerindendir." kuralına yer verilmiş; 7. maddesinde ise, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarının ve doğal sit alanlarının tespitinin, Kültür ve Turizm Bakanlığının koordinatörlüğünde ilgili ve faaliyetleri etkilenen kurum ve kuruluşların görüşü alınarak yapılacağı, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ile ilgili yapılan tespitlerin koruma bölge kurulu kararı ile tescil olunacağı kurala bağlanmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; 1983 tarihli Munzur Projesi Master Planı kapsamında tümü enerji amaçlı 6 adet baraj ve 8 adet HES projesinin öngörüldüğü, Munzur Vadisi Milli Parkı Uzun Devreli Gelişim Planının hazırlandığı, ancak sözkonusu planın onaylanmadığı; Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğüne bağlı bir mimar ve bir arkeologtan oluşan heyet tarafından 10-14 Eylül 2001 tarihleri arasında mahallinde yapılan incelemeler neticesinde düzenlenen 27.09.2001 tarihli raporda, Munzur Projesi kapsamında yapılan Uzunçayır Barajı'nın gövde inşaatının dolusavak bölümünün doğu bitim noktasındaki kayalıklarda halk arasında "kral kızının mağarası" olarak adlandırılan kaya mezarlarının tespit edildiği, sözkonusu kaya mezarlarının baraj gölü suları altında kalmamakla birlikte baraj etkileşim alanı içerisinde kaldığı, bunun dışında Munzur Projesi kapsamında yapılması planlanan baraj alanlarında 2863 sayılı Yasa kapsamında korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığına rastlanmadığının belirtildiği, bu rapor doğrultusunda Kurul'un 24.10.2001 tarih ve 1181 sayılı kararı ile, bahsi geçen kaya mezarlarının "korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı" olarak tescil edilmesine, Munzur Projesi kapsamında yapılması planlanan Mercan, Akyayık, Konaktepe, Bozkaya ve Pülümür Barajlarının su toplama alanlarında 2863 sayılı Yasa kapsamında korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı bulunmadığından anılan barajların yapılmasında sakınca olmadığına karar verildiği; Elazığ Müze Müdürlüğü'ne bağlı iki arkeolog tarafından hazırlanan 23.07.2001 tarihli raporda ise, Tunceli-Ovacık Karayolunun Konaktepe Baraj Gölü alanında yapılan inceleme neticesinde, arkeolojik, kültürel ve tarihi kalıntı ve bulgulara rastlanmadığı, ancak Tunceli-Ovacık arasında Munzur Vadisi boyunca krakteristik özellikte, doğal güzellikte kayalıklar bulunduğu, bu vadinin doğal yapı özelliğinin ve ekolojik yapısının korunmasında fayda olduğu yönünde görüş belirtildiği, bu rapora Müze Müdür Vekili Arkeolog Suha Bulut tarafından düşülen şerhte, Geyiksuyu Köyü ile Tornova arasındaki vadinin 1. derece doğal sit alanı ilan edilmesinin önerildiği; Elazığ Müze Müdürlüğü'nce Elazığ Kültür İl Müdürlüğü'ne yazılan 16.11.2001 tarih ve 1127 sayılı yazıda, Geyiksuyu yol ayrımından Aşağı Tornova'ya kadar tüm Munzur Vadisi'nin 1. derece doğal sit alanı olduğu belirtilerek konunun bütünsel olarak yeniden incelenmesi için Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 24.10.2001 tarihli ve 1181 sayılı kararına itiraz edilmesi gerektiğinin belirtildiği; Erzurum Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu'nun 17.07.2003 tarih ve 1409 sayılı kararıyla, Munzur Vadisi Milli Parkı sınırları içinde yer alan Ovacık İlçesi, Ziyaret Köyü, Gözeler Mevkiinde bulunan ve Munzur Çayı'nı meydana getiren suların kaynadığı alanın 1.derece doğal sit alanı olarak tesciline karar verildiği; Kurul Müdürlüğü'nün 08.03.2007 tarih ve 265 sayılı yazısında, Munzur Vadisi Milli Parkı Uzun Devreli Gelişim Planı kapsamında sözkonusu alanda Müdürlük uzmanlarınca 28.11.2002-02.12.2002 tarihleri arasında yerinde yapılan incelemeler sonucunda Kurul'un 28.12.2002 gün ve 1329 sayılı kararı ile, Şahverdi Köyü, Kaletepe Mevkii'nin 1. derece arkeolojik sit alanı olarak tescil edildiği, bunun dışında Milli Park sınırları içinde 2863 sayılı Yasa kapsamında kalan tescilli kültür varlığının bulunmadığının belirtildiği; Tunceli Belediye Meclisi'nin 08.05.2008 tarih ve 28 sayılı kararıyla, Munzur Vadisi Milli Parkı'nın sit alanı olarak tescil edilmesinin tavsiye edildiği; davacının 10.03.2008 tarihli dilekçesiyle davalı idareye başvurarak Munzur Vadisi Milli Parkı'nın "taşınmaz tabiat varlığı" "1.derece doğal sit alanı" ve "koruma alanı" olarak tespit ve tescil edilmesi için gerekli çalışmaların yapılması talebinde bulunduğu, bu isteğin zımnen reddi üzerine 13.05.2008 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda değinilen bilgi ve belgelerden, Munzur Vadisi Milli Parkı'nın kültürel ve doğal bir değere sahip olduğu, bu değerlerin tespiti ve koruma altına alınması maksadıyla değişik tarihlerde çeşitli uzmanlarca incelemeler yapıldığı ve bu incelemelere dayalı olarak bir takım kararlar alındığı, bu kapsamda, 10-14 Eylül 2001 tarihleri arasında bir mimar ve bir arkeolog tarafından yapılan incelemeye dayalı olarak Kurul tarafından 24.10.2001 tarihli ve 1181 sayılı kararla kral kızı mağarasının tescil edildiği; ayrıca 17.07.2001 tarihinde iki arkeolog tarafından inceleme yapılarak 23.07.2001 tarihli raporun düzenlendiği; bunun yanında, 28.11.2002-02.12.2002 tarihlerinde yapılan incelemelere dayalı olarak Şahverdi Köyü Kaletepe Mevkii'nin 1.derece arkelojik sit alanı olarak tescil edildiği; öte yandan, Gözeler diye bilinen Munzur Çayı'nın kaynadığı alanın 1.derece doğal sit alanı olarak tescil edildiği görülmekte olup, görüldüğü üzere sözkonusu alanın, çeşitli kültürel ve doğal değere sahip olduğu yönünde kuvvetli deliller bulunmasına rağmen bu değerlerin günyüzüne çıkarılması ve koruma altına alınması meselesinin, bütüncül bir yaklaşımla kültür varlıkları
konusunda uzman kişilerin yanısıra tabiat varlıkları konusunda uzman olan kişilerin de katılımıyla yapılacak detaylı bir çalışmayla ele alınması gerekirken şu ana kadar bu konuda yapılan çalışmaların genelde lokal çapta ve tek yönlü olarak yapıldığı, yani vadinin belli bir alanının arkeologlardan teşekkül ettirilen heyetler tarafından kültürel varlıklar açısından incelendiği, Gözeler Mevkii ile ilgili çalışma dışında Milli Parkın doğal güzelliği ve zenginliğiyle ilgili olarak davalı idare tarafından herhangi bir çalışmanın yaptırılmadığı görülmektedir.

Bu duruma göre; Munzur Vadisi Milli Parkının kültürel ve doğal değerlere sahip olduğu gerçeği karşısında, davacının başvurusu üzerine, bu değerlerden korunması gerekli olanlarının tespiti ve tescili için konunun bütüncül bir yaklaşımla ele alınarak hem kültür varlıkları alanındaki uzmanların hem de doğal varlıklar konusunda uzmanların katılımıyla ve ilgili kurum ve kuruluşlar ile işbirliği sağlanarak Vadinin bütününü ele alan geniş ve detaylı bir alan araştırması yapıldıktan sonra elde edilecek veriler ışığında konu hakkında karar verilmesi gerekirken başvurunun zımnen reddedilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle; d ava konusu işlemin iptaline, aşağıda dökümü yapılan 1 2 9, 90 . TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, müdahale masraflarının müdahil üzerinde bırakılmasına, posta ücreti avansından artan kısmınisteği halinde davacıya iadesine, bu kararın tebliğin i izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'a temyiz yolu açık olmak üzere 15/11/2011 tarihinde oybirliği yle karar verildi.


Başkan
RAGIP ATLI
42968
Üye
CANBULUT ŞAŞMAZ
97719
Üye
MUSTAFA BAL
97673


Bu döküman elektronik imzalıdır !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder